28 Aralık 2009 Pazartesi
Saat saçma yarısı olmuş..
Yorgun argın
Yeni bir hafta bekliyor, bir çok şey var yapmam gereken.. Beni "push etmek"ten başka bir işe yaramıyorlar ama..
Kısa bir tatil iyi gelecek. Şehirdışı lazım..
Neresi? Bilmiyorum..
27 Aralık 2009 Pazar
21 Aralık 2009 Pazartesi
20 Aralık 2009 Pazar
Fading Into Black
From motorize to mobilize
Hangi şehirdeyim, ne önemi var?..
Hangi şehirde "yok"um, ne eksiği var?..
EKSİlmeyen ARTIklar ve artmayan eksiler..
Sen konuş, ben açayım. Sen oku, ben susayım..
17 Aralık 2009 Perşembe
16 Aralık 2009 Çarşamba
Sızı
Ağzım acıkıyor bazen; söylesem doyarım zannediyorum, söyleyemiyorum. Ama sen doyuyorsun..
Dinliyorsun beni, biliyorum. Ama hiç "Gel!" demiyorsun..
Söyleniyorsun, dinleniyorsun, ama ne kadar görülüyorsun; hiç bilmiyorsun..
Kendi içinde bir sarmala dönüştü virajların dışına kaçışlarım. Firariyim yollardan, "sabit"e dönüştü yanışlarım..
Başlığı sahiplenme; içinde harfleri yok isminin..
15 Aralık 2009 Salı
13 Aralık 2009 Pazar
Perde-Siz
Tadını çıkartın, oyun tek perde..
7 Aralık 2009 Pazartesi
Çemkirmek!
Beni aptal sanacak kadar aptal olmayan insanlar istiyorum çevremde..
Tek seferde anladığımı tek seferde anlayabilecek insanlar..
Onların anladığımı anlamadıklarını anladığımı, anlamadım sanıp tekrarlamalarından nefret ettiğimi anlamalarını, kısacası ANLAMALARINI istiyorum..
Bu kadar değil tabi..
Artık;
hiç bir zaman bırakıldığım yerde kalmadığımı,
yapılanları unutmadığımı,
haklı çıkmaktan yorulduğumu,
zamanın getirdiklerini alıp götürdüklerinin üstüne sıva çekmediğimi,
görmem için bakmama gerek olmadığını,
herkesten, herşeyden vazgeçebileceğimi,
algılarımı salgılarımın yönetmediğini,
cama baktığımda sadece camı gördüğümü anlamanızı istiyorum.
Anlayın.
Anla.
Çünkü ben artık her bi boku anladım.
3 Aralık 2009 Perşembe
Arama
Bakıp durmalar faydasız di mi?
Söyleyemediklerin batınca onları ufacık bir kutunun içine yazıyorsundur kesin..
Özleyip özleyip dışarı atıyorsundur kendini..
Sıkıntı veren hisler yerine öfkelenmeyi tercih ediyorsun di mi?
Anlamaya çalışıyorsun ama anlamıyorsun; "Neden"..
İyi giden herşeye rağmen en gizli yerlerde bir "Keşke"n de vardır..
Ve yazamayacaklarım..
Buralarda gözlerimle değil, aklımla görüyorum ben seni oralarda. Bu yüzden oralarda gözlerinle gördüklerini buralardaki bana aklınla anlatmaya çalışma..
Arama.
2 Aralık 2009 Çarşamba
Peri'yle Ecem'in yediği mim efendim.
Neyse, başlayayım..
...Blog'una neden bu adı verdin?
Ne bileyim lan.. Açık değil mi sanki biraz..
...Blog yazarken star tribiyle istediğin, olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Aaaaa olmaz olur mu hiiiççç!.. Kremşantiye bandırılmış çilekler mi demezsin.. Sırtımı kaşıyan fıstıklar mı.. Bir de yazarken ayaklarım 37 derece suyla köpüksüz yıkanıyor olmalı.. Perdeler çekilmiş olmalı (yazarken nasıl bir ruh haline bürüneceğim belli olmaz, belki yazımın şehvetine kapılırım felan maaazallah..). Biri de sol arka çaprazımda çello çalmazsa aklım blog yazmaya çelinmez bilesiniz..
...En son satın aldığın garip şey?
Ressam olmaya çalışan çaylaklarım tahta adamları var ya.. Onlardan aldım.. Biraz yaratıcılıkla bayaa garip olabiliyor..
...Şeker gibi olduğun anlar?
Yok öyle bir zaman dilimi.. Yalanmaya müsait olmayan bir yapım var..
...Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?
Cümleyi aynen yazıyorum.. "Aaaa genetikçi misiğn ciddeeeeeğnnn?"
...Seksin sendeki rengi?
Renk menk yok.. Transparan.. Baktın mı içini dışını arkasını markasını görceksin..
Sıradaki!..
...Aynaya bakınca gördüğün?
Uyandığına pişman iki göz..
...Kendini okutan blog dediğin?
Küfürlü blog seviyorum arkadaş.. Bir de hatun yazmış olsun, biz erkekler beceremiyoz bu boku.. Ne işimiz var edebiyatla..
...Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?
Bok mu var karşılaşcaksınız benimle.. Görünce imza mı isticeksiniz? Aaa yok görünce hemen bileklerimizi kesip kanka olcaksak haftanın 2-3 günü gece 10-12 arası Nişantaşı'nda, 2-3 günü Taksim'de, arada bir Boğaziçi Güney Kampüs'te, Bebek'te ve Beşiktaş'ta görebilirsiniz.. Ama her daim Şişli'de denk gelebiliriz.. Tavsiye etmem, küfür sever bir bünyeyim..
Ahan da bittiiiiii.. Bu boku bana yediren başta Peri olmak üzere Ecem'i de en içten duygularımla öpüyorum(!)..
Selametle

18 Kasım 2009 Çarşamba
15 Kasım 2009 Pazar
Karşılaşma
Hayal kırmakta üzerine olmayan çocuk dönüp gitti.. Çoğu kez kırdığı "hayal"i "hayat"a çevirecek o ufak bir çizgiydi..

6 Kasım 2009 Cuma
5 Kasım 2009 Perşembe
05-11-2009
Bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mı..
4 Kasım 2009 Çarşamba
Hassii...irrrr!
B: Vayy.. Neler karıştırıyosun gene ayarsız yazar?
E: Hiç beee ne karıştırcam a.k. bilmiyorsun sanki..
B: Eee nerden çıktı ozaman şimdi bu? Salak mısın nesin git işine..
E: Olum öyle deme be, çok tatlıydı..
B: Bak sen iyice yedin kafayı bu Tekirdağ yaramıyor sana.. Demedi deme..
E: Mal mal konuşma silcem şimdi seni..
B: Senin oturum kapanmış sen hala silcem milcem.. Noldu len?
E: Gülmeye ihtiyacı olmayan bir güzelliği gülerken gördüm lan daha nolsun..
B: Söyle ona beni arasın ok mi?
E: Hassii...irrrr!
B: Aldatan aldanır, değer mi?
E: Aldanan aldatır..
B: Sallaaaa...
2 Kasım 2009 Pazartesi
Tekirdağ
Burada hayat benim boynumdaki iki güçlü elden başka birşey değil.. Aldığım her nefese birinin bedduası bulaşmış gibi, yapışkanı boğazda işbaşında. Uyuyup uyuyup da aynı güne kaç kere uyanabilir ki bir insan.. Sayısız.. Son günlerde deniz da çok koyu burada, çok dalgalı.. Açıkta bekleyen gemiler de 1 taneydi geldiğimde, şimdi 9. Yarınki gemilerden biri ben olacağım. Ya limanda, ya da demir almış, kaçmakta..
30 Ekim 2009 Cuma
Memories -4
*Indeed, I would prefer to listen to the song when you are holding the microphone.
Pandoranın Kutusu -4
Yamuk bakışımız var hayata.
Soluk hayallerimiz..
Düzensiz soluyoruz varlığı.
Elimizde tutuyoruz acıyı,
Bir maşamız bile yok!..
Bir rüzgarın salladığı kadar sallayabiliyoruz solgun yaprakları.
Gölgesiz kaçıyoruz, güven dolu korkulardan, gerçek acılara..
Dakikaları sayıyoruz durmalarını isterken..
Dalgalar da görüyor ama söndüremiyorlar,
Korkumuzdan yanıyoruz..

29 Ekim 2009 Perşembe
1 mimdir.. 2 mimdir..
27 Ekim 2009 Salı
sOn
B:Belki gitsem daha iyi..
A:Varmışsın gibi yapma!
B:Varlığım yokluğuna denktir benim..
A:Belki sussam daha iyi olacak.
B:Belki konuşsam daha iyi olacak..
A:Haksızlığa uğramış gibi yapmazsan sevinirim!
B:Haklıymış gibi yapmazsan sevinirim..
A:Ne demek şimdi bu?
B:Belki birşey desem daha iyi..
A:Laf oyunu yapıyorsun.
B:Oyunlara laf katıyorsun.
A:Al işte! Devam ediyorsun..
B: Bitiyorsun!
26 Ekim 2009 Pazartesi
Buğulu ekşi, keskin gri
Kırgınlığın rengi var; gri.
Hayalin görüntüsü var; buğulu.
Gerçeğin kokusu var; keskin..
20 Ekim 2009 Salı
20-10-2009
Evet, farkındayım; hala gizliyorum. Gizlemeliyim.
Aslında bu yazı çok uzun ve hiç yazacak halim ya da isteğim yok.. Zaten ben yazsam, siz okusanız, hatta yorum yapsanız, anlayanınız kızsa ne olacak ki?.. Dinledim, söyledim, bekledim.
Bu konuda doğru yolu bulmadan konuşmasam, yazmasam daha iyi galiba.

19 Ekim 2009 Pazartesi
Kayıp İlanı
Teşekkürlerimizle..
17 Ekim 2009 Cumartesi
Pas Geçiyorum
In other words;
Yazmakta gözüm var, yazmaya götüm yok..
İyi geceler efenim..
17-10-2009
Sonra Baranımı gördüm yıllar sonra. Yılların yılı kılımıza bile dokunmamış bizim. Kaybettiği oyuncağı bulan mutlu çocuklar gibi oldum.
Sonra da Zaferimi evlendirdik bugün Üsküdar'da.
Herşeye rağmen güzel bir gün.. Yeğen kazandım, dost kazandım, yenge kazandım.
Bir de merakın pek iyi bir şey olmadığını öğrendim bugün. Ne gereği vardı ki..
16 Ekim 2009 Cuma
Yabancılaşma
Apartmanın kapısından çıktığım gibi hissettiklerimi zırvalıyım biraz da.. Sokak bukadar sakin olduğu için, kendimi boşluğa düşmüş gibi hissediyorum bir anda.. Usul usul süzülen uçağın türbülansa girdiğinden birden hızlanması gibi. Peki ya sonra? Türbülanstan çıkınca bir anda durulması gibi, yine..
Tamam tamam.. Cümlelerin içinde kaybolanlar için yeniden tasvir ediyorum. Hızların sıralaması aynen şöyle; tramplende ilerliyorum (hızlı), tramplenden atlıyorum (daha hızlı) ve havuza çakılıyorum (ha'siktir).
Çakıldıktan sonrası mühim asıl..
İlk yaptığım aniden durup etrafıma bakmak, istemsiz. Hemen tanıdık şeytan zırvası "Ne işim var lan benim burda?!"..
Hakikaten ne işim var lan benim burda?
Mutlu muyum? Rangers'dan 3 yemiş Celtic taraftarı kadar..
Rahat mıyım? 32 beden kot giymiş Damla kadar. bknz
Huzurlu muyum? İsrail'deki Mescid-i Aksa kadar.
Beni yaşadığım bu toprağa ve hatta bu coğrafyaya bağlayan hiç birşey yok. Bunu demek kolay birşey değil. Ama halâ buradayım işte.. Bu ironi "Kimim ben?" dedirtse de hemen arkasından, "Asıl siz kimsiniz ulan! Ne arıyorsunuz çevremde?!" deyiveriyorum. İşte benim yabancılaşmam aynen böyle oluyor. Çevrem bir anda soluyor, insanıyla, kedisiyle.. Öyle mal gibi kalakalıyorum.
Sonra..
Sonra çalan kornayla korkup, edilen küfürle çileden çıkıyorum tabi..
Enteresandır, o an yabancılaşmam bitiyor..

15 Ekim 2009 Perşembe
İş Görüşmesi
İçimde bir korku.. 'Bu iş olanağından ne bekliyorsunuz?' diye sorarlarsa; 'Ben hayattan birşey beklemezken sizden mi beklicem! pehh..' demekten, 'Firmamıza ne katabilirsiniz ki?' dediklerinde; 'Belki bir hiçim ama size hiçliğin huzurunu getirebilirim!..' diye çemkirmekten çekiniyorum..
Yavaş yavaş taksiye binme zamanı geliyor.. Korkmuyorum ütülü pantolonumun kırışmasından.. Hayat, itina ile ütülenmiş fakat pis taksilerde kırışan bir pantolon gibi gelmeye başladı gözüme..
Hayatım kırışmış, pantolonumun kırışıklıarına laf edenlere üzülecek değilim ya..

14 Ekim 2009 Çarşamba
Pandoranın Kutusu -3
7 Ekim 2009 Çarşamba
Bu Bir SMS Kaydıdır

Okuyun - Sorun - Yardım edin
Çoğumuzun baktığı ama aslında görmediği, şanssız yavrularından biriydi bahsettiğim kedi yavrusu. Nora onu "görüp", ilgilenene kadar. Nora almış, veterinere götürmüş, gözüne de baktırmış, temizliğiyle de ilgilenmiş, tutmuş bir kedisi daha varken evine götürmüş (ki çoğunlukla büyük kediler, evlerine sonradan gelen ufaklıklarını yalayıp, evi gezdirmezler). Nora'nın başladığı bu güzelliğe devam edecek birine fazlasıyla ihtiyacı var bu kediciğin.
Yazının linkini, Nora'nın izniyle, aşağıya ekliyorum.
http://norawashere.blogspot.com/2009/10/yine.html
Girin bir okuyun lütfen. Kediciği görün. Belki bakmak isteyecek, belki bakabilecek birini bulacaksınız.
"Bir tanesini kurtarsak ne olacak, sokaklarda sürüyle!" diye düşünmeyin. Hele bir tanesini kurtarın, bari bir tanesini..
Nora'ya teşekkür ediyorum. Geçen gün Puck-Robin, bugün Nora.. Yarın öbür gün umarım ben..
Alacağım olası bir iyi haber çok şey ifade ediyor. .
6 Ekim 2009 Salı
5 Ekim 2009 Pazartesi
Uykusuzluk
Not: Uykusuzluğun yaptığı kafayı da hiçbirşey yapmıyor..

Ölüm vs. Pişmanlık
Ölüm ve pişmanlık karşılıklı iki pencereden birbirlerine bakıyorlarmış. Birbirlerine bukadar çok benzemelerine ikisi de çok bozuluyormuş. Birbirlerinden nefret ettiklerini çok iyi bilen pişmanlık dayanamamış;
Pişmanlık:
-İyisiyle kötüsüyle, bu güzel insanlara nasıl kıyabiliyorsun?
Ölüm:
-Kıymak da ne demek! Ben görevimi yapıyorum! Asıl sen kendine bak, insanları ne hale getirdiğinin farkında değil misin?
Pişmanlık:
-Ben napıyorum ki? İnsanlar herşeyi kendi kendilerine yapıyorlar! Hem ben ne yapabilirim, hayat çok acımasız! Herşeyin bir bedeli var..
Ölüm:
-Ama ben hayat değilim, ölümüm. İşte buyüzden de adilim! Evet doğru, benden sonra insan cehenneme gidebilir, ama eğer iyi bir insansa cennete de gidebilir. Peki ya senden sonra.. Söyle, senden sonra cehennemden başka birşey var mı!?
Mecburen
Vazgeçmek, vazgeçilmek.. Bir farkı olduğunu düşünenler yanılıyorlar. Sonuç aynı, tadı farklı.. Dolayısıyla hangi tarafta olduğumuzdan ziyade, sırada bekleyen en yeni "yapmamız gereken"in ne olduğuna karar vermektir önemli olan.
İşte benim bugünümün olayı da bu.. Yeni "bıdı bıdı"lar bulmam gerek. En önemli bıdı bıdım da yeni bir mutluluk ve heyecan bulmak olmalı diye karar verdim (Kararlar vermekte üstüme yoktur).
Maalesef kolay kolay mutlu olan ya da heyecanlanan biri değilim artık. Elimdeki bir karış boyundaki, sarılı turunculu kupamdan farkım yok bu heyecan konusunda. En son heyecanımı bir hatırlıyım.. Hmm.. Yaz başında tatile gitmişti. Sanki çok yorulmuş gibi..
Güneşin önüne bulutların geçip durduğu, sıkıcı bir İstanbul gününde, parlayan bir heyecan bulabilme ihtimali düşük..
Belki de beni bu cezbediyor..

4 Ekim 2009 Pazar
Puck-Robin'e Teşekkürlerle
http://puck-robin.blogspot.com/2009/09/yazklar-olsun.html
Teşekkürler Puck-Robin
30 Eylül 2009 Çarşamba
Mola
Bakalım dönene kadar daha ne saçma kararlar alcam =D
3 gün kafanızı dinleyiniz efendim..
Selametle
29 Eylül 2009 Salı
Söyle
Artik gecem gündüzüm bir..
Uyurken rüya görmemek nasil bir boşluksa,
Sensizken uyanık olmak da öyle..
Tablolara bakıyorum boş boş,
Aynalardan siliniyorum..
Hayat su gibi; kokusuz.
Renkler de soluyor bu kış güneşinde..
Kan mı damladı en masum mektuplara?
Haykırışım bu sessizlik,
Anaforlar sakin..
Hani sonsuzluk saklıydı içimizde!?
Ya biz, hani nerede?
Hüznün sevince,
Pişmanlığın kedere yanmasını gördük biz,
Nerde şimdi o sol göğsümüzdeki hayvanın içindeki giz?
Diyorsun ki; "Gel saklanalım hayata.".
Peki, ya iki yabancı da yabancıysa aşklarına?
Deger mi bu gözyaşlarına?
Ah kalbim kansa keşke sahte bir tebessüme..

Kozadan çıktım diye kelebek mi oldum, söyle!
Filizlendim diye çiçek mi açtım, söyle!
Nasıl yaşarım ben şimdi bu şehirde?
Öldüm diye bittim mi sandın, söyle!
28 Eylül 2009 Pazartesi
Ver iz may yazma isteği?
23 Eylül 2009 Çarşamba
59


17 Eylül 2009 Perşembe
Bayram ile aile reaksiyona girer mi?
Bu akşam bayram yolculuğu var memlekete.. 1 hafta sonra şekerlerle dönerim.
Herkese İyi bayramlar.. Çocuklara şeker vermeyenleri bayramdan sonra sıra sopası beklerrr..
Hoşçakalın.
15 Eylül 2009 Salı
14 Eylül 2009 Pazartesi
15 Eylül Salı

13 Eylül 2009 Pazar
Karşıkmakarı
Kelimelerden cümle kurdum ama cümlelerden bir yazı çıkartamadım. Buna da şükür.
Not: Salı'dan sonra bir nefes, Çarşamba'dan sonra bir ferahlık.. İşte bunları bekliyorum..

12 Eylül 2009 Cumartesi
Nereye?
Devam..

10 Eylül 2009 Perşembe
Güzel Eylül
not: yeni bir playlist e ihtiyacım olduğunu farkettim..
2 Eylül 2009 Çarşamba
Allah Uykumu Kabul Etsin..

25 Ağustos 2009 Salı
"ve" ile başlanmaz!..
22 Ağustos 2009 Cumartesi
Fısıltı
21 Ağustos 2009 Cuma
Ramazan İkilemi
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Seyyar-E
Ve ben her hangi bir-i idim gecelerin içinde..
Yürüyorduk ya hani o gece,
Sen yürümüyor koşuyordun, o yüzden aramızdaki bu mesafe..
.
.
.
Gece kadar siyah bakıp,
Yıldızlar gibi parlak gülüyordun ya;
O yüzden hiç bir tan vaktinin kibriti değmez umuduma..
Yanındakinden başka..
16 Ağustos 2009 Pazar
12 Ağustos 2009 Çarşamba
11 Ağustos 2009 Salı
Face of Lost
6 Ağustos 2009 Perşembe
Gözlerin görmediği
Yanımda olana yakınım..
E.A
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Bazen
Vazgeçmenin ağırlığı muhakkak vazgeçilenin ağırlığından fazladır. Ama sorun değil..
Dün gece çok garip bir geceydi.. Takvime nasıl kaydedeceğimi bilemedim. Telefon elde uyuyakalmanın hissiyatı hoş, sabah boş uyanma hissiyatı ekşi..
Garip rüyaların istilasından uyanarak zafere koşuyorum, gördüklerimi unutarak da kutluyorum..
Yem olmak için fazla büyüğüm.. Yemlemek için fazla bezgin.. Oyunlarla devam edenlere oyuncak lazım. Oyuncaklara da çocuklar..
Aslında, hem iyi hem kötü, demek istediğim çok şey var. Ama insanlar yanılır.. Başa dönelim; gereksiz..
E.A.
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Haftasonunun ardından
Cuma gecesi kına gecesi vardı.. Cumartesi düğün, Pazar mevlüt. En güzeli hangisiydi bilemiyorum. Aklım okadar dağınıktı ki.. Vücudumun 100% ü herşeyin ortasında, aklımın 50% si herşeyin dışındaydı.. 1%i araba kullanıyordu, 2%si yemek yiyordu durmadan, 10% u yeğenlerimle uğraşıyordu, 5%i eksikleri tamamlıyordu %bilmem kaçı bilmem ne yapıyordu.. Galiba bu yüzden %bilmem kaçım Tekirdağ'da kalmamı istersen geriye kalanı İstanbul'a kaçıyor durmadan..
Neyse..
Düngece 5 saat süren bir yolculuktan sonra ancak evime varabildim. Bu bana böyle bir haftasonudan sonra yapılabilecek en büyük kötülüktü.. Birkaç günü sadece dinlenerek geçirmem gerekecek..
Vücudu dinlendirmesi kolay da.. Gerisi zor geliyor.. Düşünmek uyumaktan zor geliyor ama uyku kaçıyor düşünce kaçmıyor..
**************
Askerlik olayım benim için farklı bir boyut almaya başladı.. Bir silinme dönemi gibi algılamaya başlıyorum.. (bknz: fading away) Gidip gelicem ve birçok hayat parçasından silinmiş olucam gibi bir düşünce oluştu.. Sanırım şeytan askere biran önce gitmem için aklımı çelmeye çalışıyor..
**************
Yakında uzun bir tatile giriyorum.. Plan oluşturmam gerek. Gitmem gereken bir yer var. İçten içe çağrılıyorum sanki.. İçim gidiyor, dışım.. Dışımsa bambaşka yerlerde. İçi dışı bir olmayanlara içimin gitmesine müsaade yok artık.. Dışım nereye içim oraya bundan sonra..
E.A.
03/08/2009
1 Ağustos 2009 Cumartesi
28 Temmuz 2009 Salı
Eski - Yeni - Eskimeyen Yeni - Yıllanmış Yeni - Yenik Eski - Eksik Yeni
"çok rüzgar esiyor, uçamıyorum." dedi sivrisinek.
rüzgar yapraklar için değil miydi?
içimden bir ses "olur mu hiç! rüzgar bulutlar içindir. gölge taşır, yağmur taşır, kar taşır!" deyiverdi, şaşırdım.
gökyüzünde haklıydı..
ayaklarım yere basıyordu. yere değen ayaklar için bulut hayal, yağmur hayat, kar eğlence ve huzur demektir.
ne hayal kuruyordum, ne adam gibi yaşıyordum, ne de huzurlu bir eğlenceydim..
kendimi biran sivrisinek gibi hissettim.
uçabiliyor olsam sivrisinek olmak koymazdı ya, aklımın bile kanatları kalmamıştı.
kanatsız, akılsız, hayatsız..
rüzgar saclarımı dağıtıyor. saçlarımı dağıtan aklımı karıştırıyor..
"çok rüzgar esiyor, düşünemiyorum."
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Haftasonunun ardından..
Nehirlere ters yüzerken buluyorum sürekli kendimi.. Askerlik mevzuu da aynı bu şekilde. Fazlasıyla yorulduğumu itiraf edecek kadar yoruldum.. O derece yani..
Bir de düğünümüz var yakında.. 4 gün sonra, gerçekten yakin.. Dayı olmak kolay değil, yakışıklı olmam lazım. Eldeki malzemeyle bu herzaman kolay olmuyor.. Ama ısrarlıyım, düğünde yeğenim kadar yakışıklı olup sünnet çocuğu-kirve birlikteliği nekadar dikkat çekici olabilir göstericez (göstereceğiz yazmak çok bayık geldi)..
Bir de hiç istemediğimiz şeyleri yapmak durumunda kalırız bazen.. Bu haftasonu böyle şeyleri yaparak geçmese de düşünüp, konuşarak geçti.. (bknz: gene nehirlere ters yüzmek)
Belki ben de biraz salmalıyım kendimi.. Akıntı keyifli bile gelebilir..
E.A.
25 Temmuz 2009 Cumartesi
23 Temmuz 2009 Perşembe
23/07/2009
Bir de alışmaktan korkmasam..
19 Temmuz 2009 Pazar
Gayet sakin..
(bknz: Hayatı okeye 2. aramakla geçen insan)
Kendini "nimet" zannedenlerin "niyet"ini çözebilmiş değilim.. Ki şükürler olsun nimetsiz de değiliz.. Bir gün benim de burnum bu kadar kalkarsa, hiç düşünmem, ameliyatla indirtirim..
Best Regards!
E.A
.
.
.
.
Eeee nerde kalmıştık :) Kalmaya(!) gerek yok, devam..
17 Temmuz 2009 Cuma
Eciş Bücüş
.
.
Az buçuk umudum var, elleri buruşuk..
.
.
Bir ses var kulağımda, kesik kesik..
.
.
Bir suret var belleğimin gözünde, en güzel yeri silik..
.
.
Bu tad dilimde, belli belirsiz..
.
.
Siyaha beyaz karışmış, ama ben hala siyahı seviyorum. Beyaz da siyahın gölgesi olur ancak..
E.A
16 Temmuz 2009 Perşembe
15 Temmuz 2009 Çarşamba
uYu - uYan
12 Temmuz 2009 Pazar
Özgür-lük
7 Temmuz 2009 Salı
5 Temmuz 2009 Pazar
CısTakCısTak
Şöyle bir düşününce; hayatımda sevgi denen pembe uyuşturucuyu nezaman bir kenara bıraktıysam asıl eğlencenin ozaman başladığını farketmek çok da zor olmuyor. O halde ağır gelmese bile sırta batan yüklerden kurtulma vaktidir..
Oturup kendime 3 dakikada tüm bir hafta için eğlence temalı bir program yapabiliyorum hala.. Beynimin içinde disco topları dönüyor, flaşörler patlıyor.. Uyumadan öncesine dair hatırladığım son şey gülüşemeler olsun istiyorum. İnsanlar sadece eğlence için arasın beni, yine, eskisi gibi..
Yarın Pazartesi.. Başlasın bakalım..

2 Temmuz 2009 Perşembe
1 Temmuz 2009 Çarşamba
İç savaşlar ve kübizm

30 Haziran 2009 Salı
29 Haziran 2009 Pazartesi
O-yuncu
Oyun o gözlerde, perde bahane..
En çıplak gözlerde en masum oyununu oynadı oyuncu.
Bomboş salonda ağladı, beyhude..
Salonda yükselen sessizlik şahane..
28 Haziran 2009 Pazar
Gece, ben ve sen
bana 'sen'i gösterdi..
Geceye 'sen'i sordum,
'gün' doğuverdi..
25 Haziran 2009 Perşembe
! vs. ?
.
.
.
.
Cyborg falan oldugumu sananlar yaniliyorlar.. Aslinda çok daha beteriyim. Ama ,galiba -daha emin degilim çünkü-, bu kez anlayamadigim bir kirginlik ve üstünü örtemedigim bir kizginlik var isin içinde. Nerden girdi ki içine, degil mi ama..
.
.
.
Çok uzun süre sabitledigim fikirlerimi kipirdatti bu ikisi tepkimeye girip. Her zaman içindekinin tersini yapan bEn, gene böylesi bir yola girmeye karar verdi bu gece. Hep namlunun ucunda durmaktansa bu kez arkasina geçmeye karar verdi gibi sanki -evet, bunda da emin degilim çünkü-.
.
.
.
.
Her seyi rafa koyup askere gitmeye karar verdim. Sessiz, sakin, kör, sagir ve dilsiz aylar.. Senden, benden, ondan bundan uzak onca zaman.
.
.
.
Vatana millete hayirli olsun.
16 Haziran 2009 Salı
Z-aman

6 Haziran 2009 Cumartesi
Kontrol
Gördüğüm hersey benim görmek istediklerim. İzinsiz seslere sağır kulaklarım. Abdülhamid kelimelerim var, gazetelerde bile görmediğim..
Her ateş yakmıyor ki elimi hatta her meyve lezzetli de değil. İstemediğim zaman gölgem bile yok olur benim, hatta ciğerlerim karbondioksiti salmaz, zehirlenirim. Ama kalbim iznim olmadan duramaz tabiki de..
Sol tarafımı felç ederim bazen. Canım piknik yapmak istediğinde güneş açar, kelebekler bile zamansız uçuşurlar. İstediğim zaman dolunayda güneşlenirim ben, yıldızları kuyruklarından çekmedikçe kaymazlar. Buzlarım yüz derecede bile erimez, ormanlarım hiç yanmaz. Ben vurmadıkça insanlar ölmezler, ben öpmedikçe sevmezler.
Sen baharı hiç göremezsin mesela benim kalbim atmadıkça. Parmakların bile kütlemez ben sıkmadıkça. Çocuklar ağlamaz tabiki de, anneler kötü olamaz. Yollar açılır ben gezmeye çıktığım zamanlarda, ışıklar hep yeşildir.
Sıcakladığımda hemen bir bulut üflerim kendi üstüme ama yağmur yağdırtmam sen de ıslanmayacaksan.
Çiçekler bile açmaz ben bal yemek istemedikçe. Bal peteklerim üçgendir benim, fantezi işte..
Kanım mordur ciğerlerim yeşil. Gözlerim ışıksız da görür, kalbim sensiz de atar..

5 Haziran 2009 Cuma
Yanıyoruz
Yamuk bakışımız var hayata
Soluk hayallerimiz..
Düzensiz soluyoruz varlığı
Elimizde taşıyoruz acıyı
Bir maşamız bile yok!..

Bir rüzgarın salladığı kadar sallayabiliyoruz solgun yaprakları
Gölgesiz kaçıyoruz güven dolu korkulardan, gerçek acılara
Dakikaları sayıyoruz durmalarını isterken
Dalgalar da görüyor ama söndüremiyor
Korkumuzdan yanıyoruz!..
19 Mayıs 2009 Salı
"Karma" karışık
Neden onu seçtiğinizi bilmediğiniz şaraplar hep kötü çıkar.. Yıllardır kullandığınız parfümü almaya gidip de evinize getirdiğiniz farklı bir parfümün kokusu hep çok az kalıcıdır..
Peki neden? Hiç mi hergün gittiğimiz yolun haricindeki "diğer yol" daha kısa olmaz?..
Böyle salak düşüncelerden sonra Karma Felsefesi'ne inanıp herşeye "Evet" diyen, ona buna sırıtan soluk bir kişilik olasım geliyor.. Gökkuşağının rutini ve 'olmazsa olmaz'larına isyan eden sefil bir gölge misali..
Aksiyonlar hep bir hissiyat getiriyor beraberinde.. Görünenin ardındaki 'görünmez'i farkedebilecek kadar akıllı değilsem bu bana gerçekliğin zorbalığı değil de ne!..

Sanırım adalet ve naiflik aramaya hakkım olan son şeyler. Peki ya yalnızlık ve zaaflar hakkım değil mi? Hiçbirşey göründüğü gibi değilken insanların "gördüm" dediği ve arkasındaki ne ola ki?..

Bir hayaleti öldürdüm düngece.. Hayalden bir hapise attılar.. Gölgeden bir gardiyanın süzüldüğü rüzgardan mahkumların yanına.. Soğuktu ve kalabalık.. Çözüm basit; hayaletlerden, gecelerden, hayallerden, gölgelerden ve rüzgarlardan uzak durmak.. Sadece "gerçek" olsa yeter..

17 Mayıs 2009 Pazar
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Kaybederken Sevmek

Bugece Fener, yarın bir tekil, öbürgün kendim.. Farkı yok..
12 Mayıs 2009 Salı
Fikrimdeki Diken

Fikrimdeki dikendir adının baş harfi, sessizler seslileri boğarken.. Belleğimin çığlığı gözlerimde yankılanır, bomboş.. artık noktaların virgül kadar hükmü yok, cümlelerim hep küçük harfle başlarken.. hurdaya dönüşmüş hayaller gibidir dünler, bugünler yarınlara koşarken.. ben kırmızıda hep dururum yollar boşken ve yeşili hiç sevmem sana yönelmemişlerken..
11 Mayıs 2009 Pazartesi
U - Turn

With Best Wishes
yeni telefonum -->nophone
memnuniyetle..
10 Mayıs 2009 Pazar
Tekirdağ Yorgunu
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Dünya Devi
En yakın rakibinin 2 katı büyüklüğünde..
4 saattir telefonum susmuyor.. çatlıcam..