Neden onu seçtiğinizi bilmediğiniz şaraplar hep kötü çıkar.. Yıllardır kullandığınız parfümü almaya gidip de evinize getirdiğiniz farklı bir parfümün kokusu hep çok az kalıcıdır..
Peki neden? Hiç mi hergün gittiğimiz yolun haricindeki "diğer yol" daha kısa olmaz?..
Böyle salak düşüncelerden sonra Karma Felsefesi'ne inanıp herşeye "Evet" diyen, ona buna sırıtan soluk bir kişilik olasım geliyor.. Gökkuşağının rutini ve 'olmazsa olmaz'larına isyan eden sefil bir gölge misali..
Aksiyonlar hep bir hissiyat getiriyor beraberinde.. Görünenin ardındaki 'görünmez'i farkedebilecek kadar akıllı değilsem bu bana gerçekliğin zorbalığı değil de ne!..

Sanırım adalet ve naiflik aramaya hakkım olan son şeyler. Peki ya yalnızlık ve zaaflar hakkım değil mi? Hiçbirşey göründüğü gibi değilken insanların "gördüm" dediği ve arkasındaki ne ola ki?..

Bir hayaleti öldürdüm düngece.. Hayalden bir hapise attılar.. Gölgeden bir gardiyanın süzüldüğü rüzgardan mahkumların yanına.. Soğuktu ve kalabalık.. Çözüm basit; hayaletlerden, gecelerden, hayallerden, gölgelerden ve rüzgarlardan uzak durmak.. Sadece "gerçek" olsa yeter..
