18 Ekim 2010 Pazartesi

bir başlık bulamadım

Ebeveynler insanın hayatının mimarlarıdır, mühendislik günlük hayatımızın özütü.. Ben hayatımın yarısını ebeveynlerimden ayrı ve onlarla seyrek görüşerek geçirdim.

Şimdi uzun yıllardan sonra bir süreliğine onlarla yaşayacağım kesinleşti. Hem de şehir değiştirerek.. En son ortaokuldayken insanlarını tanıdığım şehre dönüyorum. Geri sayım başladı; son 1 buçuk ay.. 2 yıldır oturduğum evden taşınıyorum. Yıllardır içinde yaşadığınız bahçeyi talan etmekten farksız bir gerginlik.

Sanırsam doktordan "2 ay ömrünüz kaldı" sözünü duymak böyle bir şey. Şehrin her yanıyla ilgili planlar yapmaya başladım. Beyoğlu, Kanlıca, Beykoz, İstinye, Cihangir, Hisarüstü, Bebek, Üsküdar, Kadıköy, Etiler, Beşiktaş, Eminönü, Galata.. ve diğerlerine de, birer gün ayırdım.

Semt sayısı kadar insan yok, gitmeden göreceğim. Bu taşınmamı daha da kolaylaştırıyor galiba.

Bir şehri, bir semti özlemek, bir insanı özlemekten çok daha kolay. Çünkü bilirsiniz ki onlar sizi sabırla bekleyen sevgililer gibidirler. Değişirler, kalabalıklaşırlar, ama her zaman ordalardır. Giderseniz önce biraz tedirgin, ama sonra sıcaklıkla kucaklanırsınız. Ve her zaman güzellikleri yad edebilirsiniz.

Ben sevgimi, hasretimi semtlere ayıracağım. En büyük kısmı boğaza ayıracağım. Geldiğimde yapacağım ilk iş yamacına oturup karşı tarafı izlemek olacak. "Kavuşamadan vuslat"ın resmidir boğaz..

Evet, olay sadece bir evi toplamak değil, bir ömrün yarısını toplamak, sağdan soldan..

Başlıyorum..

9 Ekim 2010 Cumartesi

İtiraf

Çok yalnızım.

Son haftalarda, günlerimin çoğu bakkal haricinde kimseyle konuşmadan geçiyor. Sızlanmıyorum. Şikayetçi değilim çünkü.

Enteresan yanı, en dürüst olduğum dönemde hiç konuşmuyor olmam.



İnsanlar evler gibidirler. İlişkiler de misafirlikler gibi.. Herkesin iyi kötü bir bahçesi vardır, bir dış sıvası, boyası-badanası.. Bazılarının çitleri vardır, kimilerinin duvarları.

Apartman dairesi gibi yaşamayı bıraktığımdan beri ne bahçemi düzenleyebildim, ne mobilyamı, ne de misafirlerimi..

Yalnızlıktan şikayet etmeyişimin nedeni bu; şu an kimseyi misafir edecek durumda değilim..

İşin ilginç yanı şu ki; bu işi tek beceremeyeceğimi taa en başından anlamıştım. Hala apartmanda yaşadığım düşünüldü, evsiz olduğum, hatta amacımın düzenlemek olmadığı..

Sorun değil.

Vaktim bol. İşim bitince, her çivisinde yalnızca benim çekicim olacak. Aynı şimdiye kadar olduğu gibi..

Çok gürültü çıkarmamaya çalışacağım.