20 Ağustos 2010 Cuma

Yaratık

Yaratıklar çiziyorum,
Kim olduklarını bilmediğim..
Suratlarında benim çirkinliğim var,
Gözlerindeki sanki benim hüznüm..
Parmaklar çiziyorum onlara, eciş bücüş..
Topukları yere çivili ayaklar..
Yalnızlık ekliyorum renklerine.
Umutsuzluk koyuyorum ceplerine..
Ama hep kırmızı kalpleri,
Vazgeçemiyorum bu alışkanlıktan..
Kulaklarımdaki uğultu, bu isimsiz yalnızlığın ağızsız çığlığı.
Neyi unuttuğumu gözüme sokarcasına..

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sensizlik Günlüğüm

Bir gün yine her sabahki gibi uyanacağım, seni görmek için yattığım rüyalardan.. Çoğu kez olduğu gibi seni görmemiş olmanın can sıkıntısıyla pencerenin önünde alacağım soluğu. Belki de hiç bir zaman geçmeyeceğin sokağa bakacağım. "Hayatımdan geçmiyor, sokağımdan geçse ne olur ki!.." diye iç geçirip, kapatacağım perdelerimi.



Yokluğunun doldurduğu bir boşlukla geçmiş koca gecenin miskinliğiyle, yavaş yavaş yürüyeceğim lavaboya. Rutin.. Boğulmak istercesine yıkadıktan sonra sakallarımın arasına sıkışmış yüzümü, haftalardır seni görmemiş gözlerimle bakacağım aynadaki, ömür yorgunu aksime.



Ve her sabahki gibi acıyacağım kendime..

Gözlerimin altındaki "umutsuzluk halkaları"na takılacak gözlerim. Sensizliğimin hatırası olduklarını düşünüp, tebessüm edeceğim.

Dünya üzerinden silmek istercesine kuruladığım yüzümün havlusunu, bana seni getirmeyen günün çöpüne atacağım.



Sensiz bir sabahın yorgunluğuyla oturduğum kanepede, yalnız olmamın verdiği cesaretle, senelerdir susturduğum içimdeki şeytan çocuğu dinlemeye başlayacağım. Bana seni anlatacak yine, uzun uzun..