13 Mayıs 2010 Perşembe

Novadeyz

Önce geçmiş olsun dileklerini ileten herkese teşekkür ederim. İyiyim, iyiyiz..

Sonra, geleyim bugün yazacaklarıma..

En ünlü karikatüristler bile çizim yaparken yanlış çizgiler çekip, yanlış gölgeler atabilir, ya da ufak bir titremeyle çizime yeniden başlamak zorunda kalabilirler..

En büyük yazarların bile milyonlarca kez kullandıkları kelimeleri yazarken yanlış harf yazdıkları için kelimeyi düzeltmeleri gerekebilir..

90 yıldır konuşan dedelerimiz/ninelerimizin bile bazen dili sürçmez mi..

Peki böyle hataları yaşarken bizim yapmamamıza imkan var mı?

"Allah aşkına Ercan, bizim yaşamamızla karikatüristin çizim yapması, bir yazarın yazması, yaşlılarımızın konuşmaları aynı şey mi!?" diyorsanız eğer, bu soruyu birkez de sesli okuyun. Cevabı içerisinde bulacaksınız; "Evet, tam olarak aynı şey."

Bunlar dikkatsizlikten mi oluyor peki? Hayır.

Karikatüristin, yazarın sanatını taşıyan kağıdın elbette ki silgiyle sınanması gerekir. Yıllarca farkında bile olmadan yaptığımız şeylerde bile hata yapabileceğimizin ilahi olarak bize gösterilmesi gerekmez mi?

"Amma çok soru işareti kullandın be Ercan! Biz mi dinliyoruz, sen mi belli değil.."

Bu kez ben dinliyorum.. Kendimi dinliyorum, insanları dinliyorum, doğanın gizli mesajlarını dinliyorum.. Dinlemem gerek çünkü artık çok yazım hatası, çizim hatası yapıyorum. Dilim sürekli sürçüyor, ayaklarım yürürken sendeliyor..

Kendim "Dikkatsizsin" diyor, insanlar "Yorgunsun".. Doğa ise "Yanlış şeyler söylüyorsun Ercan, yanlış yerlere yürüyorsun.. Seni durdurmaya, susturmaya çalışıyorum ama anlamıyorsun." diyor sanki..

Dursam, sussam?

...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Başlık? Anlamadım..

Mola.

İtiraf etmeliyim ki; derin bir soluk almaya ihtiyacım var.

Deniz kenarı? Yok aradığım böyle birşey değil.. Zira, ciğelerimdeki hava hücrelerime yeter..

Nedir ozaman hücrelerime yetmeyen?

Belki de hücrelerime artık fazla gelenler vardır lan? Belki bukadar yorgunluk, bukadar hastalık, bukadar uzaklık fazladır artık?

Enerjiyi zaten unutalı çok oldu. Salak saçma şarkılara, bok atarak zaman geçirmeye çalışıyorum..

Ve ben artık İstanbul'da olmak istiyorum.

Nefesim için, rahatım için..

Dün okuduklarıma sıkıldım, bugün okuduklarıma şaşırdım, sonra okuduklarımla yamuldum..

Hayat bu üçgen içinde kenarlara dikmeler inmektir zaten..

Gidip yapmam gerekenleri yapmalı, babamla ilgilenmeliyim.

O değil de, bu yazının beni rahatlatması gerekiyordu. Yoksa artık rahatlatmıyor mu? Yoksa bugün okuduklarıma şaşırmam yanlış mı?

Tamam, kabul ediyorum; oksijen beyin hücrelerime yetmiyor olabilir..