25 Ağustos 2009 Salı

"ve" ile başlanmaz!..

Ve gökyüzünün sırrını çözdü küçük çocuk
Artık gök gürültüsü duymayacaktı
Bağırdı bulutlara, "Yeter!"
Yağmur yağmaya başladı..
Ufaklık da gökyüzü de ağlıyordu sanki
Dolduruyorlardı birbirlerini, birer kadeh gibi..

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Fısıltı

Çok iyi biliyorum ki giden geri dönmez. Dönen aslında giden kişi değildir çünkü. Farklı bir bakışı, farklı bir duruşu, farklı bir kokusu, farklı bir varlığı, farklı bir yokluğu olur.. Bunlar için gider zaten insan.. Peki ya kalan kime kalır? Kendi kendine..

21 Ağustos 2009 Cuma

Ramazan İkilemi

Kendimi bu Ramazan ayında dünyevi şeylere verdim.. Çok güzel bi dünya ya.. O bakımdan..

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Seyyar-E

Saçlarının yaktığı her hangi bir geceydi,
Ve ben her hangi bir-i idim gecelerin içinde..
Yürüyorduk ya hani o gece,
Sen yürümüyor koşuyordun, o yüzden aramızdaki bu mesafe..

.
.
.

Gece kadar siyah bakıp,
Yıldızlar gibi parlak gülüyordun ya;
O yüzden hiç bir tan vaktinin kibriti değmez umuduma..
Yanındakinden başka..

16 Ağustos 2009 Pazar

Loading..

Henüz yazacak kadar dolmadım..

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Ağustos Sıcakları..

Çok sıcaktı bugün; çok şeyi buharlaştırdı bende(n)..

11 Ağustos 2009 Salı

Face of Lost

Zaman geçerken her yeni gün yeni bir boncuk ekliyor kayıp yüzler tesbihime.. "Ya sabır" çekmekle geçiyor günüm.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Gözlerin görmediği

Allah'ın yanımda olduğunu hissettiğim bir gün geçirdim.. Ama çok derinden..

Yanımda olana yakınım..

E.A

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Bazen

Gereksiz bir yorgunluk bu.. Omuzları düşüren, duruşu bozan da budur zaten.. Hep aynı şeye bakmanın gözleri bozmasıyla eşdeğer..

Vazgeçmenin ağırlığı muhakkak vazgeçilenin ağırlığından fazladır. Ama sorun değil..

Dün gece çok garip bir geceydi.. Takvime nasıl kaydedeceğimi bilemedim. Telefon elde uyuyakalmanın hissiyatı hoş, sabah boş uyanma hissiyatı ekşi..

Garip rüyaların istilasından uyanarak zafere koşuyorum, gördüklerimi unutarak da kutluyorum..

Yem olmak için fazla büyüğüm.. Yemlemek için fazla bezgin.. Oyunlarla devam edenlere oyuncak lazım. Oyuncaklara da çocuklar..

Aslında, hem iyi hem kötü, demek istediğim çok şey var. Ama insanlar yanılır.. Başa dönelim; gereksiz..

E.A.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Haftasonunun ardından

Aklıma gelen ilk kelime; "yorgun". Bedenen, zihnen, ruhen.. Bir çok konunun beni zorlamasının üstünü yeğenimin düğünü bile örtemedi.. Öngörülerinin doğru çıkması çoğu kez bir lanet gibidir sıradan insanlara.. Özellikle benim kadar sıradanlar için..

Cuma gecesi kına gecesi vardı.. Cumartesi düğün, Pazar mevlüt. En güzeli hangisiydi bilemiyorum. Aklım okadar dağınıktı ki.. Vücudumun 100% ü herşeyin ortasında, aklımın 50% si herşeyin dışındaydı.. 1%i araba kullanıyordu, 2%si yemek yiyordu durmadan, 10% u yeğenlerimle uğraşıyordu, 5%i eksikleri tamamlıyordu %bilmem kaçı bilmem ne yapıyordu.. Galiba bu yüzden %bilmem kaçım Tekirdağ'da kalmamı istersen geriye kalanı İstanbul'a kaçıyor durmadan..

Neyse..

Düngece 5 saat süren bir yolculuktan sonra ancak evime varabildim. Bu bana böyle bir haftasonudan sonra yapılabilecek en büyük kötülüktü.. Birkaç günü sadece dinlenerek geçirmem gerekecek..

Vücudu dinlendirmesi kolay da.. Gerisi zor geliyor.. Düşünmek uyumaktan zor geliyor ama uyku kaçıyor düşünce kaçmıyor..


**************

Askerlik olayım benim için farklı bir boyut almaya başladı.. Bir silinme dönemi gibi algılamaya başlıyorum.. (bknz: fading away) Gidip gelicem ve birçok hayat parçasından silinmiş olucam gibi bir düşünce oluştu.. Sanırım şeytan askere biran önce gitmem için aklımı çelmeye çalışıyor..


**************

Yakında uzun bir tatile giriyorum.. Plan oluşturmam gerek. Gitmem gereken bir yer var. İçten içe çağrılıyorum sanki.. İçim gidiyor, dışım.. Dışımsa bambaşka yerlerde. İçi dışı bir olmayanlara içimin gitmesine müsaade yok artık.. Dışım nereye içim oraya bundan sonra..

E.A.
03/08/2009

1 Ağustos 2009 Cumartesi

01/08/2009

Tekirdağ'da düğün keyfi.. Herşey güzell =)